C
Cahiliye:Kelime kökü bilgisizlik (cehl). Terim olarak, İslam öncesi ve İslam dışı insanın ve toplumun yaşama tarzı. Sefahat, isyan ve ahmaklık (hamakat) anlamlarını da taşır.
Cehalet: Kelime kökü cehl. Bilgisizlik. İlmin yokluğu. Bir şeye olduğundan başka bir biçimde inanmak, bir şeyi gerçeği dışında bilmek, anlamak ve buna göre hareket etmek.
Cehul: Çok cahil, sonunu bilmeyen.
Cann: Cinn'in babası, İblis
Calut: (Golyat) Hz. Davud'un savaşarak veya sapanla vurup öldürdüğü Amelika'lı baskıcı ve zorba bir kral.
Cebbar: Sözlükte, kahhar, zorba. İstediğini yaptırabilecek güce sahip olan. Her türlü kanun ve kuraldan kendini üstün görecek kadar kendisini büyük gören veya gerçekten bu güçte olan.Dünyevi planda tiran, diktatör. El-Cebbar: Kırılanları onaran, noksanları tamamlayan, dilediğini zorla da yaptırabilen, sınırsız kudret ve güç sahibi. Allah.
Celal: Büyük ve ulu. Her türlü eksiklikten münezzeh, yüce. Allah.
Celde: Ete geçmeyecek şekilde cilde vurulan darbe.
Cenin: Annesinin rahminin saklayıp koruduğu çocuk. Henüz doğmamış çocuk.
Ceza: İyi ya da kötü, mutlak anlamda karşılık. Azab. Mükafaat, ödül. Gına, yeterlilik.
Cibt: Allah'ın dışında kendisine kullukta bulunulan her şey ve her kişi. Büyücü, kahin v.b.
Cihad: Cehd kökünden gayret, çaba, güç, takat. Kur'an'da, Allah yolunda savaşma, çaba harcama.
Cilbab: Eski Arap geleneğinde, kadınların üzerlerine aldıkları tepeden tırnağa örtü. Kadınların avret yerlerini fitneye yani cinsel tahriklere yol açmayacak bir biçimde örten dış elbise.
Cinn: Sözlükte, örten, beş duyu organının alanı dışında kalan. Gizli, gözden saklı anlamındaki "cinnun" kökünden gelir ve gözle görülemeyen varlıklara denir. İnsan alemi dışında yaşayan, yani ünsiyeti olmayan, gizli, ruhani yaratık.
Cizye: Borç ödeme, ahidde bulunan kimsenin ahdine uygun olarak verdiği vergi. İslam devletinin, verdiği hizmetlere karşılık Zımmi'lerden yani müslüman olmayan teb'adan kişi başına aldığı vergi.
Cudi: Hz. Nuh'un gemisinin üstünde durduğu dağ. Güney Doğu Anadolu bölgesinde Cizre'dedir.
Cünub: Sözlükte, uzaklaşmak. Gusül yani yıkanmayı gerektiren durum.