AyetBul.com - Vakıa Suresi
Vakıa Suresi
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım. Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla.
-
Vakıa (kesin bir gerçek olan kıyamet) vuku bulduğu zaman,
(Vakıa Suresi, 1)
📋
-
Onun vukuuna (gerçekleşmesine artık) yalan diyecek yoktur.
(Vakıa Suresi, 2)
📋
-
O aşağılatıcı, yücelticidir.
(Vakıa Suresi, 3)
📋
-
Yer, şiddetli bir sarsıntıyla sarsıldığı,
(Vakıa Suresi, 4)
📋
-
Ve dağlar darmadağın olup ufalandığı,
(Vakıa Suresi, 5)
📋
-
toz duman halinde dağılıp-savrulduğu,
(Vakıa Suresi, 6)
📋
-
Ve sizler de üç sınıf olduğunuz zaman;
(Vakıa Suresi, 7)
📋
-
İşte o "Ashab-ı Meymene", ne (kutludur o) "Ashab-ı Meymene".
(Vakıa Suresi, 8)
📋
-
"Ashab-ı Meş'eme" ne (mutsuz ve uğursuzdur o) "Ashab-ı Meş'eme".
(Vakıa Suresi, 9)
📋
-
Yarışıp öne geçenler de, öne geçmiş öncülerdir.
(Vakıa Suresi, 10)
📋
-
İşte onlar, yakınlaştırılmış (mukarreb) olanlardır.
(Vakıa Suresi, 11)
📋
-
Nimetlerle-donatılmış cennetler içinde;
(Vakıa Suresi, 12)
📋
-
Birçoğu geçmiş (ümmet)lerden,
(Vakıa Suresi, 13)
📋
-
Birazı da sonrakilerden.
(Vakıa Suresi, 14)
📋
-
'Özenle işlenmiş mücevher' tahtlar üzerindedirler.
(Vakıa Suresi, 15)
📋
-
Karşılıklı yaslanmışlardır.
(Vakıa Suresi, 16)
📋
-
Çevrelerinde ölümsüzlüğe ulaşmış gençler dönüp dolaşır;
(Vakıa Suresi, 17)
📋
-
Kaynağından (doldurulmuş) testiler, ibrikler ve kadehler,
(Vakıa Suresi, 18)
📋
-
Ki bundan ne başlarını bir ağrı tutar, ne de kendilerinden geçip akılları çelinir.
(Vakıa Suresi, 19)
📋
-
Arzulayıp-seçecekleri meyveler,
(Vakıa Suresi, 20)
📋
-
Canlarının çektiği kuş eti.
(Vakıa Suresi, 21)
📋
-
Ve güzel gözlü kadınlar,
(Vakıa Suresi, 22)
📋
-
Sanki saklı inciler gibi;
(Vakıa Suresi, 23)
📋
-
Yaptıklarına bir karşılık olmak üzere (onlara sunulur);
(Vakıa Suresi, 24)
📋
-
Orada, ne 'saçma ve boş bir söz' işitirler, ne günaha sokma.
(Vakıa Suresi, 25)
📋
-
Yalnızca bir söz (işitirler:) "Selam, selam."
(Vakıa Suresi, 26)
📋
-
"Ashab-ı Yemin", ne (kutludur o) "Ashab-ı Yemin."
(Vakıa Suresi, 27)
📋
-
Yüklü dalları bükülmüş kiraz (ağaçları),
(Vakıa Suresi, 28)
📋
-
Üstüste dizili meyveleri sarkmış muz ağaçları,
(Vakıa Suresi, 29)
📋
-
Yayılıp-uzanmış gölgeler,
(Vakıa Suresi, 30)
📋
-
Durmaksızın akan su(lar);
(Vakıa Suresi, 31)
📋
-
Ve (daha) birçok meyveler arasında,
(Vakıa Suresi, 32)
📋
-
Kesilip-eksilmeyen ve yasaklanmayan (meyveler).
(Vakıa Suresi, 33)
📋
-
Yükseklere-kurulmuş döşekler (sedirler).
(Vakıa Suresi, 34)
📋
-
Gerçek şu ki, Biz onları yeni bir inşa (yaratma) ile inşa edip-yarattık.
(Vakıa Suresi, 35)
📋
-
Onları hep bakireler olarak kıldık,
(Vakıa Suresi, 36)
📋
-
Eşlerine sevgiyle tutkun (ve) hep yaşıt,
(Vakıa Suresi, 37)
📋
-
"Ashab-ı Yemin" olanlar için.
(Vakıa Suresi, 38)
📋
-
(Bunların) Birçoğu geçmiş (ümmet)lerden,
(Vakıa Suresi, 39)
📋
-
Birçoğu da sonrakilerdendir.
(Vakıa Suresi, 40)
📋
-
"Ashab-ı Şimal", ne (mutsuzdur o) "Ashab-ı Şimal."
(Vakıa Suresi, 41)
📋
-
Hücrelere işleyen kavurucu bir sıcaklık ve kaynar su,
(Vakıa Suresi, 42)
📋
-
Ve kapkara dumandan bir gölge içindedirler.
(Vakıa Suresi, 43)
📋
-
Ki o, ne serindir, ne ferahlatıcı (kerim).
(Vakıa Suresi, 44)
📋
-
Çünkü onlar, bundan önce varlık içinde şımartılmış olanlardı.
(Vakıa Suresi, 45)
📋
-
Onlar, büyük günah üzerinde ısrarlı davrananlardı.
(Vakıa Suresi, 46)
📋
-
Ve derlerdi ki: "Biz öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuzda mı, gerçekten biz mi diriltilecekmişiz?"
(Vakıa Suresi, 47)
📋
-
"Önceden gelip-geçmiş atalarımız da mı?"
(Vakıa Suresi, 48)
📋
-
De ki: "Şüphesiz, öncekiler de ve sonrakiler de."
(Vakıa Suresi, 49)
📋
-
"Bilinen bir günün belli vaktinde mutlaka toplanacaklardır."
(Vakıa Suresi, 50)
📋
-
Sonra gerçekten siz, ey sapık olan yalanlayıcılar,
(Vakıa Suresi, 51)
📋
-
Şüphesiz zakkum olan bir ağaçtan yiyeceksiniz.
(Vakıa Suresi, 52)
📋
-
Böylece karınları(nızı) ondan dolduracaksınız.
(Vakıa Suresi, 53)
📋
-
Onun üzerine de alabildiğine kaynar sudan içeceksiniz.
(Vakıa Suresi, 54)
📋
-
Üstelik 'içtikçe susayan hasta develerin' içişi gibi içeceksiniz.
(Vakıa Suresi, 55)
📋
-
İşte bu, onların din (hesap ve ceza) gününde şölenleridir.
(Vakıa Suresi, 56)
📋
-
Sizleri Biz yarattık, yine de tasdik etmeyecek misiniz?
(Vakıa Suresi, 57)
📋
-
Şimdi (rahimlere) dökmekte olduğunuz meniyi gördünüz mü?
(Vakıa Suresi, 58)
📋
-
Onu sizler mi yaratıyorsunuz, yoksa yaratıcı Biz miyiz?
(Vakıa Suresi, 59)
📋
-
Sizin aranızda ölümü takdir eden Biziz ve Bizim önümüze geçilmiş değildir;
(Vakıa Suresi, 60)
📋
-
(Yerinize) Benzerlerinizi getirip-değiştirme ve sizi şimdi bilemeyeceğiniz bir şekilde-inşa etme konusunda.
(Vakıa Suresi, 61)
📋
-
Andolsun, ilk inşa (yaratma)yı bildiniz; ama öğüt alıp-düşünmeniz gerekmez mi?
(Vakıa Suresi, 62)
📋
-
Şimdi ekmekte olduğunuz (tohum)u gördünüz mü?
(Vakıa Suresi, 63)
📋
-
Onu sizler mi bitiriyorsunuz, yoksa bitiren Biz miyiz?
(Vakıa Suresi, 64)
📋
-
Eğer dilemiş olsaydık, gerçekten onu bir ot kırıntısı kılardık; böylelikle şaşar-kalırdınız.
(Vakıa Suresi, 65)
📋
-
(Şöyle de sızlanırdınız:) "Doğrusu biz, ağır bir borç altına girip-zorlandık."
(Vakıa Suresi, 66)
📋
-
"Hayır, biz büsbütün yoksun bırakıldık."
(Vakıa Suresi, 67)
📋
-
Şimdi siz, içmekte olduğunuz suyu gördünüz mü?
(Vakıa Suresi, 68)
📋
-
Onu sizler mi buluttan indiriyorsunuz, yoksa indiren Biz miyiz?
(Vakıa Suresi, 69)
📋
-
Eğer dilemiş olsaydık onu tuzlu kılardık; şükretmeniz gerekmez mi?
(Vakıa Suresi, 70)
📋
-
Şimdi yakmakta olduğunuz ateşi gördünüz mü?
(Vakıa Suresi, 71)
📋
-
Onun ağacını sizler mi inşa ettiniz (yarattınız), yoksa onu inşa eden Biz miyiz?
(Vakıa Suresi, 72)
📋
-
Biz onu hem bir öğüt ve hatırlatma (konusu), hem ihtiyacı olanlara bir meta kıldık.
(Vakıa Suresi, 73)
📋
-
Şu halde büyük Rabbini ismiyle tesbih et.
(Vakıa Suresi, 74)
📋
-
Hayır, yıldızların yer (mevki)lerine yemin ederim.
(Vakıa Suresi, 75)
📋
-
Şüphesiz bu, eğer bilirseniz gerçekten büyük bir yemindir.
(Vakıa Suresi, 76)
📋
-
Elbette bu, bir Kur'an-ı Kerim'dir.
(Vakıa Suresi, 77)
📋
-
Saklanmış-korunmuş bir kitapta (yazılı)dır.
(Vakıa Suresi, 78)
📋
-
Ona, temizlenip-arınmış olanlardan başkası dokunamaz.
(Vakıa Suresi, 79)
📋
-
Alemlerin Rabbinden indirilmedir.
(Vakıa Suresi, 80)
📋
-
Şimdi siz bu sözü mü hor görüp-küçümsüyorsunuz?
(Vakıa Suresi, 81)
📋
-
Ve rızkınızı (Kur'an'dan yararlanma nimetini bırakıp onu) mutlaka yalan saymaktan ibaret mi kılıyorsunuz?
(Vakıa Suresi, 82)
📋
-
Hele can boğaza gelip dayandığında,
(Vakıa Suresi, 83)
📋
-
Ki o sırada siz (sadece) bakıp-durursunuz,
(Vakıa Suresi, 84)
📋
-
Biz ona sizden daha yakınız; ancak görmezsiniz.
(Vakıa Suresi, 85)
📋
-
İşte o vakit, eğer ceza görmeyecek iseniz,
(Vakıa Suresi, 86)
📋
-
Eğer doğru söylüyorsanız, onu, (çıkmakta olan canı) geri çevirsenize.
(Vakıa Suresi, 87)
📋
-
Eğer o (ölecek kişi), yakın kılınan (mukarreb olan)lardan ise,
(Vakıa Suresi, 88)
📋
-
Bu durumda rahatlık, güzel rızık ve nimetlerle donatılmış cennet (onundur).
(Vakıa Suresi, 89)
📋
-
Ve eğer "Ashab-ı Yemin"den ise,
(Vakıa Suresi, 90)
📋
-
Artık, "Ashab-ı Yemin"den selam sana.
(Vakıa Suresi, 91)
📋
-
Ve eğer o, yalanlayan sapıklardan ise,
(Vakıa Suresi, 92)
📋
-
Artık (onun için) alabildiğine kaynar sudan bir şölen vardır.
(Vakıa Suresi, 93)
📋
-
Ve çılgınca yanan ateşe bir atılma da.
(Vakıa Suresi, 94)
📋
-
Şüphesiz bu, kesin bilgi ifade eden bir gerçektir (Hakku'l-Yakin).
(Vakıa Suresi, 95)
📋
-
Öyleyse büyük Rabbini ismiyle tesbih et.
(Vakıa Suresi, 96)
📋